Abbasiler kimdir?

Ebu Müslim’in Emevi Devleti’ni yıkarak Kûfe de Ebul Abbbas ı halife ilan etmesiyle Abbasi Devleti
kuruldu. İlk Abbasi halifesi Ebu’l Abbas Abdullah, Hz. Muhammed’in amcası Abbas’ın soyundandır.Bu
nedenle devletin adı Abbasi Devleti oldu. Ebu’l Abbas Abdullah Emevi sülalesinden olan muhaliflerini
etkisiz hâle getirerek otoriteyi sağladı. Daha sonra halife olan Ebu Cafer Mansur, devletin başkentini
Kûfe’den Bağdat’a taşıdı.

abbasiler, abbasi devleti haritası

Abbasilerin en parlak dönemi Harun Reşid dönemidir (786-809).Harun Reşid’den sonra yerine
sırasıyla oğulları Emin, Memun ve Mutasım halife oldular. Emeviler zamanında sürekli olarak Araplarla
savaşan Türkler, Abbasiler zamanında İslamiyeti benimsemeye başladılar. Çünkü Abbasiler, Emeviler
gibi Arap milliyetçiliği yapmadılar. Türklere ve Arap olmayan Müslümanlara karşı iyi davrandılar.
Onların bu siyasetleri sonucu Talas Savaşı’ndan sonra Türkler arasında İslamiyet hızla yayıldı.
Özellikle Mutasım zamanında Türkler, önemli devlet makamlarına ve ordu komutanlıklarına getirildiler.
Mutasım, Türklerin Araplarla karışıp savaşçı özelliklerini yitirmemelerini sağlamak amacıyla
Türklerin yerleşmesi için Samarra şehrini inşa ettirdi.


Samarra, Abbasi Devleti zamanında Irak’ta Bağdat’ın yetmiş mil uzağında ve Dicle kenarında
kurulmuştu. Bu şehri, Halife Mutasım’a ve ücretli Türk ordusuna yeni bir yerleşim merkezi sağlamak
gayesiyle ünlü Abbasi kumandanı Türk asıllı Eşnas 836 senesinde, kurmuştu. Samarra kuruluşundan
892 senesine kadar 56 sene, Abbasi Devleti ne başşehir oldu. 892 senesinde ise Halife Mutedid
Bağdat’ı tekrar başşehir yaptı.


Türklerin bir kısmı da Anadolu’nun güneyinde Maraş, Diyarbakır, Malatya, Adana, Tarsus gibi
şehirlerde Doğu Romalılara karşı
kurulan Avasım hattına yerleştirildi.
Şehirlere yerleşen Türkler, Doğu
Romalılara karşı İslamiyeti savunmak
için savaştılar ve çıkan isyanların
bastırılmasında Abbasilere yardımcı
oldular. Mutasım zamanında Doğu
Roma’ya karşı düzenlenen seferler
devam etti. Afşin idaresindeki İslam
ordusu, Doğu Roma’yı yenilgiye
uğratmıştı. Bu zaferden sonra da
Eskişehir’e kadar seferler düzenlendi.


Abbasi Halifesi Mutasım’dan
sonra devlet içerisindeki Türklerin
etkisi giderek artmıştı. Abbasi
Devleti’nin siyasi birliği IX. yüzyılın
ortalarından sonra çözülmeye
başlamıştı. 847 tarihinden itibaren
halifelerin otoritelerinin zayıflaması,
Abbasi Devleti’nin parçalanmasına sebep oldu. Abbasi sınırları içinde kısa ömürlü olan yeni devletler
kuruldu. Bu devletler;


? Mısır’da Tolunoğulları ve Ihşidiler,
? Kuzey Afrika’da Aglebiler,
? Horasan’da Tahiriler,
? Maveraünnehir’de Samanoğulları,
? Irak ve Iran’da Büveyhoğulları’dır.


Bu devletlerden Büveyhoğulları 945 yılında Bağdat’ı işgal ederek halifeyi
baskı altına aldı.
Gazneli hükümdarı Mahmut, Abbasi halifesini bu
baskıdan kurtararak halifeden “sultan” unvanını aldı. Büveyhoğulları bir süre sonra halifeyi yeniden
baskı altına alınca, 1055 yılında Bağdat’a giren
Büyük Selçuklu Hükümdarı Tuğrul Bey, halifeyi bu
durumdan kurtardı. Bu olaydan sonra Abbasiler,
Bağdat’taki varlıklarını yaklaşık 250 yıl daha sürdürdü.
Ancak bu dönemde, siyasi ve askerî güç
olarak etkili olamadılar. Halifeliği ellerinde bulundurdukları
ve Arap olmayan diğer Müslümanlara da
eşit davrandıkları için bütün İslam dünyasında saygı ve ilgi gördüler.


Abbasiler bütün Müslümanlara yeniden değer
vererek onlara eşit davrandılar. Böylece mevâlî kavramı ortadan kalktı. Bu dönemde
Iranlılar ve
Türkler önemli devlet görevlerine getirildiler.
Abbasiler, şehirleri imar ederek Bağdat gibi yeni
yerleşim birimleri kurdular. Şehir halkı askerler,
memurlar, din adamları, esnaflar, zanaatkârlar, tüccarlardan oluşurdu. Köylüler tarım, bedeviler ise
hayvancılıkla geçimlerini sağlardı.


Abbasilerde halifeler devlet işlerinin yürütülebilmesi için vezirlik makamını kurdular. Vezirlere
geniş
yetkiler verdiler. Vezirlerin yanı sıra Hz. Ömer Döneminde kurulan divanı geliştirdiler.
Divanı devlet
yönetiminde en etkili kurum hâline getirdiler. Devlet ve memleket sorunlarını, önce divanda görüşerek
divanın önerdiği çözümleri uyguladılar. Bu divanların bazıları ve görevleri şunlardır:

? Divan-ı İnşa: Devletin yazı işlerini yürütmüştür.
? Divan-ı Mezalim: Adalet işlerine bakmıştır.
? Divanü’l Ceyş: Askerlik işleriyle ilgilenmiştir.
? Divan-ı Beytü’l Mâl: Devletin gelir ve giderleri ile ilgilenmiştir.


Abbasiler Döneminden itibaren Müslümanlar, Hint ve Çin uygarlıklarından da
yararlandı. Hintlilerden
matematikte onlu sistemi alarak Hint rakamlarını yeniden düzenleyip kullandılar ve astronomi
cetvellerinin hazırlanmasını öğrendiler. Ayrıca coğrafya, tıp,
eczacılık alanlarında da önemli bilgiler edindiler. Çinlilerden
öğrendikleri kâğıt yapımını Semerkant’ta kurdukları kâğıt
atölyelerinde geliştirdiler. Daha sonra, başta Bağdat olmak üzere
diğer kentlerde de kâğıt üretimini başlattılar.


Mısır, Suriye, Filistin ve Güney Anadolu’nun fetihleri sırasında
Müslümanlar, Yunan kültürüyle karşılaştı. Önemli bilim merkezleri
olan Urfa, Antakya, İskenderiye’de Eski Yunan medeniyetine
ait yazma eserler buldular. Eflatun, Aristo gibi filozofların, Öklid
gibi matematikçilerin, Ptolemaios (Ptolemyos) gibi tıp bilginlerinin
eserleri, Yunancadan Süryaniceye çevrildi; daha sonra da
Müslümanlar tarafından Süryaniceden Arapçaya çevrilerek
İslam dünyasında bilimsel çalışmalar geliştirildi. Bu çalışmalar,
özellikle Harun Reşid, Memun ve Mutasım zamanında en ileri
boyutlara ulaştı. Harun Reşid Döneminde zengin bir kütüphaneye
sahip Beytü’l-Hikme adıyla ilim merkezi kuruldu.

1258 yılında Ilhanlı Hükümdarı Hülâgu Han, ordusu ile
Bağdat’ı ele geçirerek Abbasi Devleti’ne son verdi. İlhanlılar Bağdat’ta
bulunan kütüphaneleri tahrip ettiler. Kütüphanelerdeki on
binlerce kitabın bir kısmını yakarken büyük bir kısmını da Fırat
Nehri ne attılar. Bağdat’ı yakıp yıkarak
büyük katliamlar yaptılar.


Abbasi ailesinden kurtulabilenler
Mısır’a gitti. Mısır’daki Memluk sultanı
Baybars, Abbasi ailesinden Mustansır’ı
Mısır’da halife ilan etti. Memluklu himayesindeki Abbasi halifeliği, Osmanlıların Mısır’ı fethine kadar
(1517) Mısır’da devam etti.

Konular